25 Haziran 2007 Pazartesi

HARUT ve MARUT





















Harut la Marut un hikayesi aslında Prometheus yada Pandorossa yı çağrıştırmaktadır..Mezopotamya coğrafyası Antik Yunan a o kadar da uzak değildir. Belki bu etkileşimin sırrı burada yatmaktadır.
Her neyse hikayemize dönecek olursak özetle şöyledir:
İnsanoğlunun aymazlığı karşısında şaşıran melekler insanoğlunu ayıplamaktadır. Bir rivayete görede bu garipseme ve ayıplama olayı, Kabil in torunlarından birinin ona taş atarak öldürmesiyle başlamıştır. Bu küçük çocuk taşı, atası Habil i öldürdüğü için Kabil e atmıştır.
Tanrı meleklere cevaben insanoğlunun içinde tutku ve duygularla yaratıldığını söylemiştir. Hatta meleklerine onların bunlardan arındırıldığını söylemiştir. Melekler de herne sebeple olursa olsun onların böyle cinayetler işleyemeceğini bildirmiştir. Bunun üzerine Tanrı içlerinden en güvendikleri iki meleğe yani Harut ve Marut a insandaki özellikleri vererek onları ortadoğunun en iç kısmına Babil e yollamıştır. Tabi sadece onları değil, imtihan için çöl çiçeğinden yaratılan Zühre yi de onlarla beraber Mezopotamya ya göndermiştir.
Babil e inen bu melek işveli ve güzel Zühre için insan öldürüp şarap içmişler hatta meleklerin göğe yükselmelerini sağlayan ve Samiler in ism i azama dedikleri duayı dahi söyemişlerdir.
Tabi bunun neticesinde Tanrı nın imtihanını kaybetmişler ve cezalandırılmışlar.
Harut ve Marut kıyamet gününe kadar çölün ortasında bit kuyuda ayaklarından aşağıya sarkıtılarak ceza çekmektedirler.
Prometheus un da akıbeti aslında pek farklı değildir. Yasa Sodom ve Gomorro şehirlerinin uğradıkları akıbetler.
İşin bir ilginç yanıda tüm bu olayların çok eskiden yaşanmış olmasıdır. Yani o dönemlerde ne Muhammedilik vardır ne İsevilik. Ve tüm bu olaylar aynı coğrafyada yaşanmıştır. Ortadoğu diyerek bu coğrafyayı kısıtlamayalım o halde biz buraya Memalik i Ruhhaniye diyelim.

Hiç yorum yok: