24 Haziran 2007 Pazar

Bişnev ez ney çün hikâyet mî küned...

Tasavvufun sanırım güzel yanlarından birisi de, insanın insan olmayı öğrenmesi; yani bedenine hakim olmayı öğrenmesidir. Bunu Hacı Bektaşı Veli de de görmekteyiz. Yani Eline Beline Diline Hakim Ol. Esas olarak bu sözden çıkartılacak anlamlar, sufizmin mistik yönü dikkate alındığında fazlalaşır ki zaten bunları dervişlerin yaşam tarzlarında görmekteyiz. Örnek olarak Çile Çekilmesini gösterebiliriz.
benim vurgalamak istediğim konu, ney in müzik aletinden ziyade, felsefi yanının esasında insanın en değerli aktivitesi olan nefesini dahi yararlı bişey için kullandırılmasıdır. Nefessiz hayat olmaz ve nefes alıp verme en çok yaptıgı iştir insanoğlunun. Bu durumda ney üflemek kişinin nefesini dahi yönetmesi, bir anlamda da sufizmin özünde olduğu gibi nefesi yani yaşamı anlamasıdır.
İmtihan dünyasında yaşamak, acı versede bir mevleviye; bu dünyada atacağı her adımda hesap vereceğini bilmeli. Bunun içinde iyi bir insan olup da ibadetini eksiksiz yapmak belki bir mevleviye yetebilir ama bir sufi ye asla yetmez.
Sufizmin derin felsefesi içinde herşeye yer vardır. İçki sufizmin temel felsefesine aykırı değildir.
Zaten tarihi incelediğimizde içkiyle sorunu olanların tasavvuf ehlinden olanların olmadığını rahatlıkla görebiliriz. İçkiyle sorunu olanların yobaz softa takımı olduğu aşikardır. Mesele işin felsefesinde. Yobazlardan böyle bir derin felsefeyi anlayabilmelerini beklemek zaten garip bi beklenti olur. Yada Mevlena gibi büyük bir filozofa sahip çıkmayı kessinler.
Sonraki yazılarımda İslam mistisizminin temel noktaları hakkında düşündüklerimi yazıcam. Şimdilik bu kadar olsun.

Hiç yorum yok: